|
4. Dil ve Anlatım Öğretici metinlerde dil bir nesneyi, bir kavramı, bir olayı anlatmak, açıklamak ve bildirmek ve okuyucuyu uyarmak, harekete geçirmek üzere kullanılır. Metnin dili; ifade edilmek istenen düşünceye, seçilen anlatım türüne ve hitap edilen okuyucuya, kullanılan iletişim aracına göre değişir. Hitabetin diliyle sohbet türünün, deneme türüyle makale türünün anlatımı aynı değildir. Aynı manzaraya farklı açılardan bakıldığında aynı şey görülmez. Bu farklılık bakış açısından kaynaklanır. Bir konuya farklı bakış açılarından yaklaşılabilir. Bilgi, inanç, düşünce farklılığı, kültürel çevre, psikolojik özellikler bakış açısını belirler. Bütün bunlar yazarın anlatımını etkiler. Aynı konu farklı yazarlar tarafından ifade edilebilir. Ancak sonuçta hiçbir yazarın anlatımının birbirine benzemediği görülür. İşte bu farklılık üsluptan kaynaklanmaktadır. Üsluba, yazarın anlatım tarzı diyebiliriz. Yazarın kurduğu cümleler, kelime seçimi, cümle yapısı, kelimelere kazandırdığı anlam, anlatımının açık, tutarlı, anlaşılır olup olmadığı o yazarın üslubunu ortaya koyar. Metinlerin türleri ile kullanılan kelimeler arasında sıkı bir ilişki vardır. Bilimsel metinlerde çok sık bir şekilde terimlere yer verilir. Makale türündeki metinlerde doğal dil kullanılır. Dil, değişik yorumlara kapalıdır. Sözcükler genellikle ilk anlamlarında kullanılır. Felsefî metinlerde dil kavram boyutuyla, sözcükler günlük hayattaki anlamlarından soyutlanmış bir görev yüklenerek karşımıza çıkar. Deneme, sohbet, anı gibi türlerde dil, öznel bir şekilde kullanılır. Sözcüklere yeni anlamlar yüklenir. Hitap edilen kitle de öğretici metinlerin dilinin oluşumunda etkili olur. Antik dönemde düzey bakımından üslup yüksek, orta ve alçak üslup olmak üzere üç gruba ayrılmıştır: Örnek: Yüksek üslup düzeyi “son uykusuna dalmak” Orta üslup düzeyi “ölmek” Alçak üslup düzeyi “gebermek” 5. Metin ve Gelenek Öğretici metinler incelenirken metnin hangi geleneğe bağlı kalınarak yazıldığı, sanatçının gelenekle ilişkisi tespit edilir. Felsefe, bilim, gazete çevresinde gelişen ve kişisel hayatı konu alan metinler, yapı, tema, dil ve anlatım gibi konularda tarihî akış içinde kendi geleneklerini oluşturur. Ancak her dönem, bunlara yeni öğeler ve değerler katarak zenginleştirir. Her metin yapı, tema, dil ve anlatım bakımlarından aynı türde daha önce yazılmış metinlerden yararlanılarak oluşturulur. Türk edebiyatında nesir türü, Tanzimat Dönemi edebiyatından sonra gelişmeye başlar. Daha öncesinde Türk edebiyatında Batılı anlamda bir nesir geleneği yoktur. Makale, deneme, gazete… türündeki yazılar, Batı edebiyatı örnek alınarak kaleme alınmış ve günümüze kadar kendi geleneğini oluşturarak sürmüştür. 6. Anlam Öğretici metinlerde söz ve söz öbekleri (grupları) daha çok ilk anlamlarıyla kullanılır. Bundan dolayı öğretici metinlerde anlam okuyucuya, mekâna ve zamana göre değişmez. Yani okuyucu, zaman ve mekân faktörleri öğretici metinlerin anlamını etkilemez. Bu bakımdan öğretici metinler edebî metinlerden farklılık gösterir. İyi bir edebî metin birden çok anlama ve yorumlamaya açık olan metindir. İyi bir öğretici metin ise yazarın anlatmak istediği anlamı yorumlamaya meydan vermeden ileten metindir. Öğretici metinlerin amacı, bilgi vermek, aydınlatmak, açıklamaktır. Örnek-1: İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye lâyık görmediği için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için. W.Shakespeare Yukarıdaki metinde insanların korkma nedenleri açıklanmıştır. Dolayısıyla bu metinin yazılış amacı açıklamaktır. Metinde kelimeler ilk anlamlarıyla kullanıldığı için her okuyucu bu metinden aynı anlamı çıkarmaktadır. Örnek-2: Tabiat ile hayat, insanoğlunun şekil vererek güzel ve faydalı eserler vücuda getirebileceği muazzam bir malzeme deposudur. Resim mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten ve boyadan çok ne var? Hakiki bir ressam konu bakımından da bir sıkıntı çekmez. Bütün tabiat ve hayat işlenecek konu ile doludur. Mühim olan, herhangi bir konu etrafında bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir. Mehmet KAPLAN Mehmet Kaplan’a ait olan ikinci metin okuyucuyu aydınlatmak amacıyla yazılmıştır. 7. Metin ve Yazar Edebî metinlerde metnin yazarıyla metin arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişki öğretici metinlerin bir kısmı için de geçerlidir. Deneme, sohbet, fıkra, anı, gezi gibi metinlerde yazarın hayatında yer etmiş olaylar, beklentiler, özlemlerin izleri de yansır. Fakat ansiklopedi, makale, tarih gibi bilimsel metinlerde yazarın kişiliği metne yansımaz. Çünkü bu metinler nesnel bir anlatımla kaleme alınır. 8. Yorum Okuyucu, öğretici metni inceledikten sonra metnin yapısı, düşüncesi, anlatımı, yazılış amacıyla sezdirdiği anlamı, metnin anlamının zaman içinde değişip değişmediğini, metnin okuyucuda uyandırdığı duyguları yorumlar. B. ÖĞRETİCİ METİN ÖRNEKLERİNİ İNCELEME VE KARŞILAŞTIRMA 1. GAZETE ÇEVRESİNDE GELİŞEN METİNLER a. Makale Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan yazılara makale denir. Anlatım yalın ve yoğundur, nesnel bir nitelik taşır. Öne sürülen düşünce ve tez kanıtlanır. Gazete ve dergilerde yayımlanır. b. Deneme Yazarın herhangi bir konudaki görüşlerini, kesin kurallara varmadan, kanıtlamaya kalkmadan, okuyucuyu inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür. Yazar, kendisiyle konuşuyormuş gibi bir hava sezdirir. Samimi bir dil kullanılır. Yazar, öne sürdüğü görüşleri ispatlamak zorunda değildir. Yazarın kesin bir sonuca varma zorunluluğu yoktur. Yazar anlatımda ve konu seçiminde özgürdür. c. Fıkra Yazarın, gündelik olayları, özel bir görüşle, güzel bir üslupla, kanıtlama gereği duymadan yazdığı kısa, günübirlik yazılardır. Gazete yazısıdır. Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna gitmez. Dil tabiidir. Günlük deyimlere, yer yer nükteli sözlere yer verilir. d. Sohbet (Söyleşi) Yazarın, gündelik olaylarla ilgili düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara sohbet denir. Herkesi ilgilendiren konular seçilir. Yazar, sorulu-cevaplı cümlelerle karşısındakiyle konuşuyormuş hissi verir. İçtenlik, samimilik, doğallık sohbetin özelliklerindendir. e. Eleştiri Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünden açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlaştırıp belirten yazı türüdür. Eleştiri objektif olmalıdır. Eleştiride amaç okura ve yazara yol göstermektir. Eleştirmenin kişisel duygularını kattığı eleştirilere öznel eleştiri, kişisel duygularını katmadığı, objektif olduğu eleştirilere de nesnel eleştiri denir. f. Röportaj Yazarın okuyucularına bir konuyu inandırmak için kişi, eşya, eser ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemeleri, fotoğraflarla süsleyerek, kendi görüşlerini de katarak yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir. Röportaj, bir çeşit haberdir. Fakat röportajda bilgiden başka, yazarın izlenimleri, düşünceleri, görüşleri de yer alır. Röportajı hazırlayan kişi, konuyu iyice öğrenmeli, yerinde ve gerekli incelemeleri yapmalı, gerekli belgeleri toplamalıdır. Röportaj türü, gazeteciliğin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, röportaj, özellikle gazetecilerin uyguladığı bir türdür. 2. KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER a. Hatıra (Anı) Bir yazarın kendisini yaşadığı ya da tanık olduğu olayları, sanat değeri taşıyan bir üslupla anlattığı yazılardır. Geçmişteki olay üzerine yazılır. Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır. Anılar, yaşandığı dönem hakkında bilgi verir. Anı yazarken önce konu tespit edilmeli; sonra ya günü gününe tutulan notlar ya da hafızada saklanan olaylar zinciri, plâna göre düzenlenmelidir. b. Günlük (Günce) Yaşanan olayların, izlenimlerin, tarih atılarak, günü gününe yazılması ile oluşan türe günlük denir. Kısa yazılardır. Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır. Yazarın hayatından izler taşır. İçten ve sevecendir. Divan edebiyatında Ruzname denir. c. Gezi Yazısı Yazarın yurt içinde ve yurt dışında gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici özelliklerini anlattığı yazı türüdür. Gezi yazısında yazar daima, gezdiği yerleri anlatmalı, uydurma, yanlış bilgiler vermemelidir. Yazar gördüklerini, okuyucusunun daha iyi algılaması için, karşılaştırma yapar. Okur sanki o yerleri sanatçıyla gezer gibi olur. Eskiden gezi yazılarına seyahatname, seyahat yazıları denirdi. d. Biyografi (Yaşam öyküsü) Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına (biyografi) denir. Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Açık, sade bir dil kullanılır. Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, "Tezkire" denirdi. d. Otobiyografi (Özyaşam öyküsü) Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder. e. Mektup Bir düşünce veya duygunun birilerine iletilmesi amacıyla yazılan özel yazılara mektup denir. Mektupta kullanılacak anlatım, bunu okuyacak kişinin kültür düzeyine göre ayarlanır. Edebiyatımızda mektup türü, Tanzimat Edebiyatı döneminde gelişmeye başlar. |