|
HEGEL’İN ANSİKLOPEDİK DİZGESİ AZİZ YARDIMLI BİLİM DOĞANIN VE TİNİN USSAL GERÇEĞİDİR Dizge ve Bilim Bilimi öğrenmede yatan güçlük dizgesel yapısından gelir. Dizge zorunlu bileşenlerin bütünüdür. Bu nedenle bir bileşeni tekil olarak bilmek olanaksızdır ve bilgisi başka bileşenlerin bilgisini gerektirir. Dizge tek tek bileşenlerinde değil, ama ancak bütün olarak öğrenilebilir. Tekil ya da yalın olan üzerine takılan analitik düşünce ne zaman bir önerme ya da yargı üretecek olsa ancak çağrışımsal/dışsal bağıntılar kurabilir, içsel-mantıksal bağıntılar değil. Burada sunulan anahatlarda dizgesel olarak ilerleyeceğiz, bütün bir dizgeyi gönderme alanı olarak kullanacağız. Hegel, A-MB (§ 14): “Dizgesiz bir felsefecilik bilimsellikten yoksundur; bundan başka, dizgesel olmayan bir felsefecilik kendi başına olsa olsa öznel bir kafa yapısını anlatabilir, ve içeriğine göre olumsaldır. Bir içerik aklanışını ancak bütünün bir kıpısı olarak kazanır, ve bunun dışında temelsiz bir sayıltıdan ya da öznel bir pekinlikten başka birşey değildir; ve gene de pek çok felsefi çalışma böyle bir yolda kendini yalnızca yazarın görüş ve sanılarını dile getirmeye sınırlar.” Dizge tanıtlama ya da yöntem yoluyla kurulur. Tanıtlama bir Kavramın tanımını vermekten başka birşey yapar, onun zorunlu bağıntısını gösterir. Kavram belirlidir; bu belirlilik onun bağıntısıdır, çünkü belirlilik bir olumsuzlamayı, karşıtı ile zorunlu bağıntıyı içerir. Bu Diyalektik dediğimiz kavram bağıntısıdır. Kavramın devimi ya da açınımı böylece evrenselliğinin tikelleşmesi, belirlilik kazanması, kendi olumsuzluğunu belirtik kılmasıdır. Bu içkin açınımda öznelliğe, dışsallığa yer yoktur. Diyalektik ayrım momentidir ve daha ileri devimi ayrımın salt ayrım olmakla birlik imlediğinin görülmesi, böylece ortadan kaldırılması, olumsuzun olumsuzlanması olarak olumludur. Bu kurgul kıpıdır, yeni bir bileşendir ve böyle olarak yine aynı devime açıktır.
Dizge, nesnel mantıksal yöntem yoluyla kurulduğu düzeye dek bütününde olumsallığı, öznelliği ve özenci dışlar ve bilimsel düşüncenin biricik gerçek biçimidir. Gerisi görüştür. Bilim yorum konusu olamaz. Öte yandan görgül Bilimler Kavramı değil, ama deneyimden türetilen Anlak-Evrenselini öğe olarak kullandıkları düzeye dek henüz dizgesel sağınlıktan yoksundurlar ve yöntemsel sorunlarının çözümünü kendi görgül alanlarının dışında, felsefede ararlar (sözde ‘Bilim Felsefesi’ durumunda gördüğümüz gibi). Dizgede Başlangıç Yalnızca Özneyi İlgilendirir Hegel, A-MB (§ 17): “[F]elsefe kendini kendi içine geri dönen bir daire olarak gösterir ki, başka bilimlerde görülen anlamda hiçbir başlangıcı yoktur, öyle ki başlangıç yalnızca felsefe yapmaya karar veren kişi olarak özne ile ilgilidir, bilim olarak bilim ile değil.” Felsefi Bilimler Ansiklopedisi
Hegel’in Ansiklopedik Dizgesi
İdea (Logos), Doğa ve Tin Hegel’in Logos—Doğa—Tin dizgesi temelinde:
Saltık Tasım İDEA — DOĞA — TİN
I. Mantık, kendinde ve kendi için İdeanın bilimi, II. Doğa Felsefesi, başkalığı içindeki İdeanın bilimi, III. Tin Felsefesi, başkalığından kendi içine geri dönen İdeanın bilimi. Gerçeklik; Dizge; Bilim
Felsefenin önermeleri özne-yüklem bağıntıları değil ama Kavram bağıntıları olarak ilkin bir dizgenin bileşenleridirler, ve bu düzeye dek zorunlu bağıntılardırlar. Dizge tanıtlamanın ya da kavramsal çıkarsamanın bütünüdür, olduğundan başka türlü olamaz: Dizgesel-Kavramsal yapı kişiselliği, öznelliği aşar ve nesneldir. Bilgi — 1 Bilgi Gerçeklik ile birdir. Bilgi Bilincimde olan düşüncenin nesnelliğidir, ya da, Bilgi Kavram ve Nesnelliğin birliğidir. Kavram ve Nesnelliğin birliği Hegel’in Saltık İdea dediği ussal bütündür. Bilgi Logostur. MB-B (s. 598) Sonlu Bilgi: A. Gerçeğin İdeası “… Sentez, e.d. kökensel olarak ayrı olanların onları yalnızca dışsal olarak bağlayan bir birliği …” Hiç kuşkusuz genel olarak görgül bilgiden söz edebiliriz. Ama bu bilginin Kavramı değildir. (MB-B, aynı yer): “Sonlu bilginin bu belirleniminden dolaysızca onun kendi kendisini ortadan kaldıran bir çelişki olduğu açıktır, — aynı zamanda gerçeklik olmaması gereken bir gerçekliğin çelişkisi, — var olanın bir bilgisinin çelişkisi ki, aynı zamanda kendinde-Şeyi bilmez.”
Bilgi — 2
Bilgi — 3 — Bilim Felsefesine Göre
Bilgi — 2 — Olasılık, Gerçeklik
Bilgiyi Ortadan Kaldırmak — Kuşkuculuk Kant kuşkuculuğun bilgi ile bağdaşmaz olduğunu belirtir. Dahası, kuşku bilgi yerine, paradoksal olarak, kuşkunun hedefi olması gereken inanca izin verir. Kuşkucu bakış açısının sinir teli insanın yanılabilmesi değil, ama yanılgısının sürekli, saltık, kaçınılmaz olması noktasında sonlanır. Bilgiden vazgeçilmelidir. Kant Bilimsel Bilgiye izin verir — fenomenal düzeyde, numenal değil. Kant’ta bilim görüngübilimdir. Kant (AUE, [B XXX], İkinci Yayıma Önsöz): “Bu yüzden inanca yer açabilmek için bilgiyi ortadan kaldırmak zorunda kaldım” :: “Ich mußte also das Wissen aufheben, um zum Glauben Platz zu bekommen.” Yöntem
Yöntem — 1 — Analitik Kıpı “Bir Kavramda Kavramın kendisinden daha öte düşünülecek hiçbirşey yoktur” (Hegel, A-MB, § 3). Bu saltık soyutlamadır, tam ilişkisizlik ve koşulsuzluktur, ve ilkin her kavram için uyguladığımız analitik yeteneğimizdir. Bu soyutluk nedeniyle Kavram değişmez, zamansız, devimsiz, ve evrenseldir: Değişim ve devim için kendinde Başkası da olması gerekir; ama A = A değişmez; soyutlama Zamansızdır; ve evrensel olması paradigmatik-yalıtılmış olmaması, tüm çağlar ve kültürler ve bireyler için bir olması da demektir. Yöntem var-sayımsız olanla, “sayıltısız = dolaysız” olanla, var olanla başlar. “Başlangıcın” koşulsuz istemi budur. Ama başlangıç bu analitik yapısı içinde devinmez, ilerleyemez, böylece başlangıç olma karakterini de yitirir. Yöntem — 2 — Diyalektik Kıpı Diyalektik bir belirlenimin özsel olumsuzluğunun çıkarsanmasını anlatır. Analitik moment kendinde ancak karşıtı da olduğunu, sentetik olduğunu göstererek devime geçer (‘sentetik’ gerçekte burada uygun değildir, çünkü dışsal birleşmeyi anlatır). Diyalektik aynı zamanda kendine Özdeşliğin kendi ile Karşıtlık olduğunu, Birşeyin salt kendisi değil ama Başkası ile ayrılmamacasına bağlı olduğunu anlatır. Devim bu düzeye dek yalnızca soyutlamanın geçersiz olduğunu görmekten oluşur. Belirli olan olumsuzlama içerendir (Spinoza), genel olarak Başkalığı dışlayandır; ama Başkalığı dışlamak onunla ilişkili olmak, onu içermek, onu olumsuz olarak kapsamaktır. Başkalık ilgisiz türlülük değil de birşeyin kendi başkası olduğu zaman, bu bağıntı gerçek belirlenimin kaynağıdır ve aynı zamanda olumsuzlama ya da ortadan kaldırma ve böylece devim karakterini kazanır. Diyalektik olumlu olanın olumsuzlanması olması ölçüsünde kuşku kıpısıdır. Burada Kavramın içeriği de kendini gösterir; Kavram Kant’ın düşündüğü gibi boş değildir ve içeriğinin her nasılsa sezgiden alınması gereksizdir; Kavram içeriklidir, çünkü kendinde kendi karşıtıdır. |
![]() | ![]() |